POPÜLER YAZILAR
EN SON YAZILAR
EN SON HABERLER
CHECK UP RANDEVUSU AL

HABERLER

Kısa Bağırsak Ameliyat İle Akerdeon Gibi Uzatılabiliyor

03.05.2018

Sağlıklı bir kişide 3 ila 8 metre uzunluğunda olması gereken ince bağırsaklar, işlevsel kayıp nedeniyle 1-1.5 metre kısaltılmak zorunda kaldığında, ağızdan alınan gıdalar kişinin yaşamını devam ettirmesi için yeterli olamıyor.

Bu durumda da cerrahi ile bağırsağın boyu uzatılıyor ve akordeon görünümü verilerek, kişinin yaşamını sağlıklı bir şekilde devam ettirebilmesini sağlayacak boyuta getirilebiliyor. 

Medstar Antalya Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü’nden Prof. Dr. Okan Erdoğan, “Kısa Bağırsak Sendromu”nun nedenleri, belirtileri ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.

Sessizce ilerliyor, belirti vermiyor

İnce bağırsakların bir bölümünün herhangi bir nedenle alınması ve kalan kısmın, kişinin beslenme ve yaşamını sürdürmesi için yeterli olamaması anlamına gelen “kısa bağırsak sendromu”, ince bağırsağın %60-70’lik kısmının kaybı ile ortaya çıkmaktadır. Genellikle hemen belirti ve şikayete yol açmayan sorun, sessizce ilerleyerek hastayı beslenemez hale getirebilir. Bağırsak duvarında “fibrois” denilen ve işlevsel olmayan bir doku gelişmekte bu doku, bağırsağın normal kasılabilir esnek fonksiyonun ortadan kalkmasına ve “emilim” denilen hayati fonksiyonların yerine getirilememesine yol açmaktadır. Bu yavaş yavaş gelişen bir süreçtir ve bir süre sonra hasta yiyip içemez, yediklerini kusar halde doktora başvurmaktadır. Hastaların içinde bulunduğu, bağırsak tıkanıklığı tablosudur.

En önemli nedeni damar sertliği

Damar sertliği, yalnızca kalp damarlarını etkileyen ve kişiyi, stent da bypass cerrahisine götüren bir süreç değildir. Erişkin dönemde ortaya çıkan ateroskleroz yani damar sertliği, kısa bağırsak sendromunun da en önemli nedenlerinden biridir. Damar sertliği, vücutta her organı yaşamsal boyutta etkileyebilen bir sorundur. Daha çok kalp hastalıklarına zemin hazırladığı düşünülse de organları besleyen damarlarda herhangi bir nedenle ortaya çıkan tıkanmalar, yaşamı tehdit edebilir. Aynı şekilde ileri yaşa bağlı olarak bağırsağı besleyen atardamarların bir nedenle tıkanması, bağırsağın canlılığının ortadan kalkmasına ve bir bölümünde ciddi fonksiyon kayıpları oluşmasına yol açmaktadır.

Crohn hastaları da risk altında

Kısa bağırsak sendromunun ikinci önemli nedeni de Türkiye’de çok yüksek oranda görülmeyen Crohn hastalığıdır. Hastalık, bağırsaklarda oluştuğu hasar nedeniyle tekrarlayan cerrahiler gerektirebilir ve zamanla kısa bağırsak sendromu gelişebilir. Son yıllarda kısa bağırsak sendromuna zemin hazırladığı düşünülen radyoterapi, tümör hastalarının karın bölgesine ışın tedavisi uygulaması sonrası uzun dönemde bağırsakları olumsuz etkileyebilir ve özellikle işlevsiz kalan ince bağırsakların bir bölümünün çıkarılması gerekebilir. Bu sorunun oluşmamasına yönelik tedavi stratejileri, günümüzde gelişen teknolojiyle de birlikte artık odaksal olarak planlanmaktadır. Ender görülen nedenler arasında, tekrarlayan ameliyatlar da yer almaktadır. Özellikle bağırsak bölgesindeki yaralanmalar ve travmalar, bağırsağın bir bölümünün alınmasını gerektirdiği durumlarda da kısa bağırsak oluşabilir. Bu ameliyatların kapsamına, karın içini kaplayan tümörler de girmektedir. Bağırsakta ya da farklı organlardan yayılan tümörler çıkarılırken, bağırsak kayıpları yaşanabilir. Geçirilen travmalar, bağırsak dönmesi, çocukluklarda doğumsal anomaliler ve çölyak hastalığı da kısa bağırsak sendromunun bilinen nedenleri arasında yer almaktadır.      

 

İleri yaşta damar tıkanması, çocuklukta Crohn

Kısa bağırsak sendromunun yaşlılık döneminde ortaya çıkmasındaki en önemli neden, damar problemleridir. Bu da iki şekilde kendini gösterir. İlki, kalpte ya da başka bir damardaki pıhtının kopup ince bağırsağı besleyen damarı tıkamasıdır. İkincisi de o bağırsağı besleyen damarın kendi içindeki tıkanıklık, yani ana atardamarın yavaş yavaş tıkanmasıdır. İleri yaş hastalarında çok sık görülen bu duruma, yine özellikle 50 yaş sonrası kanser tedavileri ile radyasyona bağlı problemler de eşlik etmektedir. Crohn, travma ya da karın bölgesindeki bir organın cerrahisinden kaynakları nedenler, daha çok gençlerde görülmektedir. Örneğin bir apandisit cerrahisi sonrası o bölgede gelişebilecek bir komplikasyon, ameliyatların tekrarına ve bağırsak kısalmasına zemin hazırlayabilir.

Apandisit ağrısı gibi belirti verebiliyor

Hastalık genellikle karın ağrısı şikayeti ile ortaya çıkmakta ve hastalar da bu nedenle doktora başvurmaktadır. Karın ağrısı, normalde apandisit ya da ülser veya safra kesesi iltihabı gibi durumlarda görülen ağrılardan çok daha şiddetlidir. O nedenle hastanın ince bağırsak sorunu bakımından da değerlendirilmesi gerekir.

Hastalar ağızdan beslenemiyor

Kısa bağırsak sendromu olan hastalar hastane ve tedaviye bağımlı hasta grubudur. Ağızdan beslenmeleri, yaşamlarını devam ettirebilmeleri için yeterli değildir ve uzun süre yani ömürleri boyunca tedavi imkanları olmadığından cerrahi müdahale gereklidir. Bu hasta grubu bir süre sonra karaciğer yetmezliği sorunu ile karşı karşıya kalmakta aynı zamanda ağızdan beslenmeye takviye olarak damardan da besin almaları gerektiği için enfeksiyon riskleri de bulunmaktadır. Ağır enfeksiyonlara yakalanma riski bulunan bu hastalar için iki tedavi seçeneği bulunmaktadır. Bunlardan ilki bağırsak nakli diğeri de bağırsak uzatma ameliyatlarıdır. Kişi, kendi bağırsağı kullanılarak uygulanan bu cerrahiler sayesinde, konforlu bir şekilde yaşamını devam ettirebilir.

Su ve elektrolit kaybı oluşuyor

Sindirim sisteminin en önemli organlarından biri olan ince bağırsaklar, besinlerin sindirim ve emilimi, su ve tuzun vücut tarafından emilmesi, yağların kimyasal açıdan öncelikli olarak sindirimi gibi yaşamsal görevlere sahiptir. Bu hayati organların anatomik ya da fonksiyonel olarak çalışma mekanizmalarının bozulması yani ince bağırsağın bir bölümünün, herhangi bir nedenle devre dışı kalması, bağırsak hareketlerinde düzensizlik (ishal ve kabızlık), vücuda gerekli olan vitamin ve minerallerin emiliminde bozukluklar, su ve elektrolit kaybı gibi yaşamı tehdit eden belirtilere yol açmaktadır.    

Çoklu organ yetmezliğine neden oluyor

Kısa bağırsak sendromlu hastalarda ciddi sıvı kayıpları oluşmaktadır. Eğer kaybedilen sıvı vücuda geri kazandırılmazsa, böbrek yetmezliği ortaya çıkmaktadır. Hastaların iyi beslenememe sorunlarına bağlı olarak da karaciğer yetmezliği görülmektedir. Vücudun yeterli miktarda besin alamaması nedeniyle de bağışıklık sistemi olumsuz etkilenmek ve çok küçük enfeksiyonlar bile hastanın yaşamını tehdit edebilmektedir.

8-10 saat içinde müdahale olmazsa bağırsakta kangren riski

İnce bağırsak damarlarındaki sorun eğer erken dönemde yakalanırsa ve damardaki problem ortadan kaldırılırsa, bağırsak kangren olmadan ve işlevini kaybetmeden hastanın yaşamları kurtulabilir. Ancak bu hasta gruplarının en büyük handikabı, %75-80 gibi büyük bir kısmı acil servise başvurması ve sorunun ancak 2-3 sonra belirlenebilmesidir. Bu süre içinde de bağırsaktaki nektoz oturur ve tanı ancak bu durumda konulabilir. Hasta için bu durumda yapılabilecek çok da bir şey kalmaz. Sorunun ortaya çıktığı andan itibaren en geç 8-10 saat içerisinde gerekli müdahalenin yapılması ve tanı konulup tedaviye başlanması gerekir. Eğer bu süre geçirilirse, bağırsakta geri dönüşü olamayan kangren gelişebilir.   

Yaşamı tehdit ediyor  

Kısa bağırsak sendromu eğer tedavi edilmezse hastanın yaşamını tehdit eden bir sağlık sorunudur. Hastanın bağırsaklarının önemli bir bölümü farklı nedenlere bağlı olarak alındığı için hastalar damardan beslenir. İlk kez 2003 yılında ABD’de tanımlanmış bir yöntem olan ince bağırsak uzatma ameliyatları, genellikle çocukluk döneminde ortaya çıkan soruna bağlı olarak çocuk hastalarda uygulanmaya başlamıştır. Şu anda dünyada bu hastalık grubunda bulunan kişilerin %90’ı çocukluk çağındadır. Türkiye’de de yalnızca çocuklar değil yetişkinler de bu ameliyatlar sayesinde ikinci yaşamına kavuşmaktadır. Kısa bağırsak sendromu sorunu, bağırsak nakli gerekmeden hastanın kendi bağırsağından dokusu kullanılarak cerrahi olarak ortadan kaldırılmakta ve hastalar, sağlıklı bir şekilde yaşamlarına devam etmektedir. Çünkü eğer bağırsak uzatma ya da nakli gibi yöntemle çözüme gidilmezse, hasta yaşamını kaybedecektir.   

Kısa bağırsak sendromlu hastalar öncelikle damardan beslenmek zorunda

Kısa bağırsak sendromu, 3 temel seçenek ile tedavi edilmektedir. Bunlardan biri hastaların damardan beslenerek yaşatılmasıdır. Genellikle boyun bölgesindeki büyük damarlardan birine bir kateter yerleştirilerek, hastanın günlük kalori ile gerekli olan; karbonhidrat, yağ, protein ve sıvı gibi temel besin ihtiyaçları eser elementler ile giderilmektedir. Ancak bu tedavi, hastanın 5-10 yıl gibi uzun süre hayatta kalmasını sağlayacak bir yöntem değildir. Bu işlem, diğer yöntemler için basamak olarak kullanılmaktadır.          

Bağırsak nakli farklı bir tedavi seçeneği 

Tedavi seçeneklerinden biri de kadavradan alınan organla yapılan ince bağırsak naklidir. Şu anda herhangi bir nedenle kısa bağırsak sendromu sorunu ile karşı karşıya olan hastalar için en etkin tedavi yöntemi, 2003’ten bu yana uygulanmakta olan bağırsak uzatma ameliyatlarıdır. Cerrahide, hastanın kendi bağırsağı kullanılarak özel teknikler ile kısa olan ve yaşamını devam ettirmesine engel teşkil eden kısa bağırsaklar uzatılabilmektedir. Ameliyat, başka herhangi bir ek tedavi ve hastanın sık sık hastanede yatışını gerektirmeyecek şekilde başarıyla uygulanmaktadır. Kısa bağırsaklar, kişinin kendi dokusundan kullanılarak uzatıldığı için de immün sisteminin baskılanmasına yönelik herhangi bir müdahale de gerekmez. İleride, sorunun yine başka bir nedenle tekrarlaması durumunda ise yeni bir ameliyat uygulanmasında sakınca bulunmuyor. Cerrahi hasta için son derece konforlu olduğundan, yaşamına sağlıklı bir şekilde devam edebiliyor.    

 

Akordeon yöntemiyle uzatılan bağırsaklar yaşamı kurtarıyor  

Peki, işlem nasıl yapılıyor?

İnce bağırsaklar 2,5-3 cm çapında ve ortalama 5-6 mm kalınlığında bir organdır. Cerrahi sırasında bağırsağın kanlanmasını hiç bozmadan, bağırsağa ardışık kesiler yapılmaktadır. Burada hedeflenen bağırsak çapının %50 oranında daraltılmasıdır. Lümen yani bağırsak çapı daraldığında, gıdaların bağırsak duvarı ile temas süresi artmakta ve bu sayede de emilim mümkün olmaktadır. Bu işlemin bir başka katkısı da hastanın sürekli gelişebilecek tuvalet ihtiyacı gibi bir sorunu ortadan kaldırmasıdır. Bağırsakların akordeon gibi uzatılarak, hasta için gerekli uzunluk ve boyuta getirilmesi ile kişi hem sağlığına kavuşmakta hem de yaşam konforuna sahip olmaktadır. Burada en önemli amaç hastaların önemli bir bölümünün damardan beslenmeye gerek kalmadan sağlığına kavuşmasıdır. Bu da cerrahiler ile önemli ölçüde başarılmaktadır. Hasta, her sağlıklı birey gibi ağızdan beslenebilir hale gelmektedir. Ameliyat, yalnızca hastanın kendi bağırsak dokusu kullanılarak yapıldığından, vücudun kendini onarmasına ve bir süre sonra kalın bağırsağın daha etkin bir hale gelmesine yardımcı olmaktadır.    

Cerrahi sonrası bazı hastalara kan sulandırıcı ilaç veriliyor

Kısa bağırsak sendromlu hastaların bazılarında neden damar sertliği olduğundan aynı kalp damar sorunu yaşayanlar gibi cerrahi sonrası bir süre kan sulandırıcı ilaç kullanımı gerekebilir. Kalp damarlarında stent bulunan hastalar, yaşamları boyunca kan sulandırıcı ilaç

Kullanmaktadır. Eğer sorun, farklı bir nedene bağlı ise ve damar sertliği sorunu yoksa hastanın ilaç kullanması gerekmez. Kan sulandırıcı ilaçlar da yine kalp hastalarında olduğu gibi yaşam boyu gereklidir.  

Cerrahi sonrası 3 hafta sıvı ile beslenme

İşlem sırasında bağırsak çapı daraltıldığı için hastaların ameliyattan sonraki 3 hafta sıvı ile beslenmesi sağlanmaktadır. Sıvı ağırlıklı özel mamalar kullanılmaktadır. Aralıklı kontroller yapılır, hastaların bazılarının hastanede yatışı ve bakımı gerekebilir, ardından da 3’üncü ayın sonunda her gıda yenilebilir hale gelir. Vücudun ve bağırsağın yeni duruma adaptasyonu için en az 3 ay süre geçmesi gerekir.